Sinan ERDEM’in KKTC sporuna önerileri
Kıbrıs Türk sporunun Uluslararası alana açılması ve KKTC MOK’un Uluslarrası planda faaliyette bulunması için öremli çalışmalar yapmış olan Tc mok Başkanı Merhum Sinan Erdem’in Hazırlamış Olduğu raporu referans belgesi olarak aşşağıda sunuyoruz.
KIBRIS TÜRK KESİMİ’NDE YAŞAYAN GENÇLERİN
DÜNYA SPOR PLATFORMUNDA YERLERİNİ ALMALARI İÇİN
GEREKLİ YAPTIRIMLAR KONUSUNDA DÜŞÜNCELER
KONU: Kıbrıs Rum ve Türk kesimi olarak, bilhassa KKTC kurulduktan sonra iki ayrı devlet halinde yaşayan Kıbrıs halkı Spor konusunda önemli bir ayrıcalık ortamı içinde yaşamaktadır. Birleşmiş Milletler (BM) 20 Eylül 1960 tarihinde KIBRIS’ı üye olarak kabul etmiş, bunu takiben Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) 1978 tarihinde üyeliğini onaylamış, çeşitli tarihlerde Uluslararası Spor Federasyonları da Genel Kurulları’nda aldıkları kararlarla her türlü yarışmalara bu isim altında katılmalarını sağlamışlardır.
Ancak Kıbrıslı Türkler, Kıbrıs Rum Kesimi’nin bütün Kıbrıs’ı temsil ettiğini doğal olarak kabul etmemektedirler. Bu şartlar altında uluslararası spor yarışmalarına ancak Rum Kesimi’nde yaşayanlar katılabilmektedirler. Bir anlamda bu önemli bir ayrıcalık, bir çeşit Türk gençlerine uygulanan Sportif ambargodur ki, gerek BM ve gerekse IOC ilkelerine göre kabul edilemez bir durumdur.
Spor bir yaşam biçimidir ve Spor yapmak önemli bir insan hakkıdır.
GÜNÜMÜZDEKİ DURUM:
1974 Barış Harekatı’ndan bu yana çeşitli uzlaşma çalışmaları yapılagelmektedir. Gerçek olan şudur ki; Türkiye’nin müdahalesi ile 27 yıldır Kıbrıs’ta yaşayan her iki kesim de olaysız hayatlarını sürdürmektedirler amma Türk gençleri, konumuz olan Spor’da, diğer politik ve ticari meselelerde olduğu gibi, bir ambargo ile karşı karşıyadırlar.
En son olarak 2002 yılında BM Genel Sekreteri K. ANNAN’ın bir uzlaşma metni taraflara sunulmuştur, fakat bu proje gözden geçirildiğinde Spor kelimesinin üç yerde bir isim olarak geçtiği ve bu konuda hiç bir projenin mevcut olmadığı görülmektedir.
Zaman zaman Türkiye’den KKTC’ye giden, sporun uluslararası kurallarını, statüleri bilmeyen şahıslar popülist bir yaklaşım ile çeşitli tavsiyelerde bulunmuşlardır, sonuçta durum değişmemiştir. Kıbrıs’ta yaşayan Türk gençlerininin sporda önleri kapalıdır.
KKTC Spor Bakanı ve Ulusal Olimpiyat Komitesi Başkanı’nın daveti üzerine 15/16 Kasım 2002 ve 28/29 Aralık 2003 tarihlerinde iki defa Kıbrıs’a gittim ve 19/22 Ocak 2003 tarihlerinde İstanbul’a davetlimiz olarak gelen KKTC Spor Bakanı Başkanlığı’ndaki heyet ile üç toplantı yaptım. KKTC’ye ilk seyahatimde Sayın Parlamento Başkanı ile görüş alışverişinde bulundum. Ayrıca Amerikan Üniversitesi’nde Spor Federasyonu Başkanları ve gençlerle düzenlenen bir toplantıya katıldım, basına ve katılımcılara görüşlerimi açıkladım, onların düşüncelerini aldım. Son yaptığım ziyarette başta Sayın DENKTAŞ olmak üzere, Sayın Başbakan, Sayın Dışişleri Bakanı, Sayın Turizm Bakanı, Sayın Spor Bakanı ile ve diğer yetkililerle görüştüm.
Herkesin beklentisi, takip edilecek yolun belirlenmesi ve Spor’da önlerinin açılmasıydı. Ancak müşterek arzu; görüşmelerden ne sonuç çıkarsa çıksın Türk spor örgütleri ve sporcuları özerk olarak ve doğrudan uluslararası yarışmalara katlabilmeliydiler.
Bu sualin cevabını bulmak kolay olmamakla beraber, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Başkanı ve IOC’nin üyesi Türkiye temsilcisi olmamdan dolayı, 60 sene ulusal ve uluslararası spor arenasında çeşitli görevler yapmış bir şahıs olarak düşünce ve tavsiyelerimi Kıbrıs’lı kardeşlerime aktarmayı bir görev telakki ettim ve çalışmalarımı tamamlayarak bu özet raporu hazırladım.
ÖNEMLİ İLKELER:
1. Uluslararası Spor Kuruluşları ve toplum siyasetin spora egemen olmasını ve politikanın hiçbir şekilde spor yönetimine hakim olmasını istemezler. Ancak günümüzde bir yaşam biçimi, bir önemli insan hakkı olan spor, fevkalade önemli sosyal bir olaydır. Dolayısıyla çözümlerin siyasetin gidişine paralel gelişme göstermesi zorunludur.
2. Kıbrıs Türk ve Rum taraflarının görüşmelerinin nasıl bir sonuca varacağını şu anda bilemiyoruz. Bu sebepten iki alternatifli bir sonuca göre çözüm önerisi hazırlanmalıdır.
Diğer bir ifade ile; anlaşma olursa imzalanacak metinde Türk gençlerinin sporda özerkliklerini sağlamak için ne gibi ifadeler bulunmalıdır, uzlaşılamazsa ve iki ayrı devlet statüsünde aynı amaç için neler yapılmalıdır?
3. Takip edilecek yolda, çözüm önerileri ne olacaksa olsun, Uluslararası Kurallar göz ardı edilmemelidir. Sonuç ancak mevcut statüler ve tüzükler içinde kısa zamanda başarıya ulaşabilir. Tüm Spor alemi tarafından kabul edilmiş kuralları amaçlarımıza uydurmamız mümkün değildir.
DÜNYA SPOR TEŞKİLATI
Uluslararası platformda dünyada sporun teşkilatlanma şekli şöyledir ;
ULUSLARARASI OLİMPİYAT KOMİTESİ
ULUSLARARASI FEDRASYONLAR ULUSAL OLİMPİYAT KOMİTELERİ
OLİMPİK SPORLAR Afrika 53
28 Yaz sporu Amerika 42
7 Kış Sporu Asya 42
Avrupa 48
Oseanya 14
ULUSAL FEDERASYONLAR TOPLAM 199
Bu teşkilat şemasını dikkatle incelemek lazımdır. Her spor örgütünün kendi statüsü ve kuralı olmakla beraber, temel maddelerde uyum sağlanması lazımdır. IOC’nin OLYMPIC CHARTER kurallarına aykırı kural olamaz, aksi halde IOC tarafından tanınmazlar.
Bu da DÜNYANIN EN BÜYÜK SPOR ORGANİZASYONU OLAN OLİMPİYAT OYUNLARI’na katılamamaları sonucunu doğurur.
Tüm teşkilat şeması içinde bulunan örgütler, Olimpizm Felsefesi’nin uygulaması olan OLİMPİK HAREKET’in bir parçasıdırlar ve Olimpik Antlaşma ilkelerine uygun hareket etmek zorundadırlar. Önemli kuralları tercüme hatasından dolayı mana değişikliği olmasın diye orijinal lisanda yazacağım.
Olympic Charter chapter 1- article 3
1. In addition to the IOC, the Olympic Movement includes the International Federations (IFs), the National Olympic Committees (NOCs),the Organizing Committees of the Olympic Games (OCOGs), the national associations. clubs, and the persons belonging to them particularly the athletes whose interests constitute a fundamental element of its actions, and judges / referees, coaches and the other sports technicians. It also includes other organizations and instutions as recognized by the IOC.
ULUSLARARASI OLİMPİYAT KOMİTESİ (IOC) TANIMA PROSEDÜRÜ
a) Uluslararası Federasyonlar’ın tanınma şekli Olympic Charter’ın chapter 3 – article 29 da tarif edilmiştir. Ancak şu cümle çok önemlidir: As far as the role of the IFs within the Olympic Movement is concerned, their statutes, practice and activities must be in conformity with the Olympic Charter. Subject to the forgoing each IF maintains its independence and autonomy in the administration of its sport.
b) Ulusal Olimpiyat Komiteleri’nin tanınma şekli Olympic Charter’in Chapter 4 –Bye-Law to rules 31 ve 32’ de açıklanmıştır.
1.1 In order to be recognized by the IOC, an applicant NOC must fulfill all conditions prescribed in rule 32. in each case, the applicant NOC must submit to the IOC for approval two copies, in French or English, of its statutes. The applicant NOC must obtain from each IF to which a member national federation of the applicant NOC is affiliated an attestation certifying to the IOC that such national federations a member in good standing of the IF concerned.
Article 34 Country and name of an NOC
1. In the Olympic Charter, the expression “country” means an independent State
recognized by the intrernational community.
ULUSLARARASI FEDERASYONLARA (IFs) ÜYE OLMA PROSEDÜRÜ
IF’lerdeki genel eğilim üye sayılarını arttırmak, bu suretle çok önemli bir kuruluş haline gelmek şeklindedir. Ulusal bir federasyon, üye olmak üzere başvurduğu zaman genellikle o ülkenin ulusal olimpiyat komitesinden bir onay yazısı istenmekte sonra IF’in statüsüne göre üyelik dosyası hazırlanmakta, geçici bir kabulden sonra, genel kurullarında üyelik onaylanmaktadır. Tabii bu prosedürün detayları her IF’te değişiktir.
IF’ler, üye olmak isteyen ulusal federasyonun ait olduğu ülkenin politik tanınma durumuna, onayı veren ulusal olimpiyat komitesinin IOC tarafından tanınmış olmasına çok dikkat ederler. Çünkü sonuçta IOC bunu arayacaktır. Ayrıca o federasyon bulunduğu ülkede tek olmalıdır, hiç bir zaman bir spor dalında iki ulusal federasyon kabul edilemez.
Bir kaç önemli IF’in tüzüklerinden örnekler vermekte yarar görüyorum;
ATLETİZM (IAAF) – Rule 4 Membership
1. Only one member from each country or territory may be affiliated,……………….
2. Application for Membership by a national governing body …..shall be submitted to the council………………………………
FUTBOL ( FIFA ) – III Membership Article 4
1. Any association applying for membership of FIFA must first have been a provisional member of a confederation for at least two years………………..
YÜZME (FINA ) – C.7
C 7.1.1 a statement of the name of the national body which reflect the territorial extent…
BASKETBOL (FIBA ) – Chapter one
The application shall be accompanied by confirmation of recognition from the highest sporting authority of the country or territory……….
Only one national basketball federation per country or territory shall be recognized by FIBA
HALTER (IWF ) – 15 Affiliations
15.1 Any National Federation wishing to be affiliated to the IWF must send………………………… an attestation from their National Olympic Committee or highest sport authority certifying that the Federation is recognized as the controlling body the weightlifting in their country.
Bu örneklerden anlaşılacağı üzere her IF’in değişik şekilde yazılan kuralları vardır amma en üst makamdan, genellikle ulusal olimpiyat komitelerinden bir onay istemektedirler ve ülke, coğrafi konum üzerinde hassasiyetle durmaktadırlar.
Ülkenin politik durumunun tespitinde Birleşmiş Milletler’e üye olup olmaması önemli bir kriterdir. Amma BM’e üye olmayan bir çok ulusal olimpiyat komitesi ve ulusal federasyon mevcuttur.
Örneğin BM’in halen 191 üyesi olmasına karşı, IOC 199 ulusal olimpiyat komitesini kabul etmiş, bazı IF’lerin 200’ ün üzerinde, 220’ye varan üyeleri mevcuttur.
Üye alınırken bilhassa ülkeler arası ilişkilere çok dikkat edilir, politik problemler yaratacak ulusal federasyonlar çabuk üye olamazlar. Örneğin Taiwan’ı bir eyaleti saydığı için yıllar boyu IF’lerin başına dert olmuş, hatta dünyanın en büyük nüfusuna sahip bir ülke olan Çin, yıllarca uluslararası yarışmaları boykot etmiştir. Yakın bir zamanda uzun müzakereler sonucu bir uzlaşma durumu sağlanmıştır.
KIBRIS’ın HALİHAZIR DURUMU
1. Kıbrıs 20 Eylül 1960 yılında, o günkü anlaşmalara göre CYPRUS olarak Birleşmiş milletlerin üyesi olmuştur.
2. CYPRUS NOC 1974 yılında kurulmuş ve 1978 senesinde IOC tarafından tanınmıştır.(bu tarihlere dikkat etmek lazım)
3. CYPRUS NOC Avrupa Konfederasyonu’nun (EOC) bir üyesidir.
4. CYPRUS NOC Akdeniz Oyunları Teşkilatı’nın (ICMG) üyesidir.
5. CYPRUS toplam 53 ülkenin üye bulunduğu COMMONWEALTH COUNTRIES Birliği’nin bir üyesi olarak Commonwealth Games yarışmalarına katılmaktadır.
6. CYPRUS NOC’ye bağlı ulusal federasyonlar çeşitli uluslararası federasyonların üyesidirler ve kıtasal veya uluslararası yarışmalara katılmaktadırlar.
7. CYPRUS NOC, IOC tarafından tanınmasını müteakip Olimpiyat Oyunları’na katılmaktadır.
8. CYPRUS NOC Avrupa’da kurulan küçük devletler (Small States) organizasyonunun bir üyesidir. İki yıl önce bu ülkeler arası düzenlenen bir organizasyonu üstlenmiştir.
9. CYPRUS NOC Başkanı Kikis Lazarides Avrupa Konfederasyonu (EOC) ve Akdeniz Oyunları (ICMG) yönetim kurulları üyesidir, geçen yıl IOC üyesi seçilmiştir.
KKTC’de DURUM
Kıbrıslı kardeşlerimiz tavsiyelerimize uyarak ulusal olimpiyat komitelerini ve ulusal federasyonlarını kurmuşlardır. Bu çok önemli ve gelecekteki her türlü duruma hazırlıklı olmak üzere atılmış bir adımdır. Hatta bazı sporlarda IOC tarafından tanınmamış IF’lerin düzenledikleri uluslararası yarışmalara katılmaktadırlar (Taekwondo örneği). Bu çok doğru bir harekettir.
Ancak Olimpik Spor IF’lerinin düzenledikleri müsabakalara katılamadıkları gibi, ikili karşılaşmalar dahi düzenleyememektedirler. Çünkü her IF’in üyelerine uyguladığı ve olmazsa olmaz bir kural vardır; üye olmayan ülkelerin fedarasyonları ile müsabaka yapamazlar ve aksi halde ceza alırlar, belli bir süre yarışmalara katılamazlar, devam ederlerse üyelikten ihraç edilebilirler.
Geçmişte yapılan bazı hataları dile getirmek istemiyorum. Ancak 1972 Münih Olimpiyat Oyunları sırasında Uluslararası Voleybol Fedrasyonu tarafından (IVBF) kabul edilen ve Türk tarafında bulunan Voleybol Federasyonu’nun 1980 yılına kadar dosyasının tamamlanmadığı ve Moskova Olimpiyat Oyunları sırasında üyeliğin askıya alındığı,
İslam Spor Konfederasyonu’nun kuruluş toplantısına 1985 yılında davet edilen KKTC’nin muhtelif nedenlerle katılmadığı ve 49 ülke arasında kurucu üye olma gibi önemli bir fırsatı kaçırdığını üzülerek hatırlıyorum. Belleğimden çıkaramadığım bu ve benzeri başka olayları raporuma dercetmeden yapamadım.
KIBRIS TÜRKLERİNİN SPOR ALANINDA GELECEĞİ
Raporumun başında belirtmeğe çalıştığım gibi siyasi olarak elde edilecek sonucun Kıbrıslı Türk sporcularının beynelmilel yarışmalara katılabilmelerine doğrudan etkisi olacaktır.
KKTC üst düzey yetkililerle yaptığım görüşmeler sonucunda üç türlü durumun ortaya çıkabileceğini düşünüyorum.
1. KIBRIS DEVLETİ :
BM uzlaşma metninde teklif edildiği gibi parça devletlerin teşkil ettiği ortak bir devlet oluşacak. Her ne kadar spordan metinde bahsedilmemişse de ortaya konulan ilkelere göre uluslararası alanda tek bir temsil, parça devletlerin kendi bölgelerinde özerk olmaları şeklindedir.
Bu şeklin anlamı bölgesel, kıtasal yarışmalara veya Olimpik Oyunlara tek bir bayrak ve isim altında iştirak etmek, takım veya bireysel sporlarda sporcu seçimlerini müşterek yaparak katılımı sağlamaktır.
Durum böyle olunca Kıbrıs Rum kesimi spor teşkilatının ve bilhassa mevcut tanınmış Olimpiyat Komitesi’nin yönetimi ve hakimiyeti altına girilecek, Kıbrıs Türkleri’nin arzu ettikleri özerklik yalnızca parça devlet alanına inhisar edecektir.
Bu kesinlikle arzu edilmeyen bir durumdur.
2. KIBRIS DEVLETİ ve SPOR’da ÖZERKLİK
a. Kıbrıs Devleti’nin Anayasası niteliğinde olacak anlaşmaya; parça devletlerin Spor’un uluslararası platformda özerk olarak temsil etme haklarının bulunduğunun açıkça kaydedilmesi lazımdır. Her ne kadar bazı uzmanların 1960 Anayasası’nda böyle bir durumun mevcut olduğuna dair yazılarını okudumsa da, yaptığım incelemelerde spor konusunda benzer bir maddeye rastlamadım.
Rum tarafına böyle bir isteği kabul ettirmek çok zor olacaktır kanaatındayım. Çünkü fevkalade özel bir durumdur, fakat çok yakın olmamakla beraber bazı benzer durumda olan IF ve IOC üyeleri mevcuttur, örnek gösterilebilir. Ancak metne yazılacak cümlelelerin, yukarda bahsettiğim IOC ve IF üyelik kurallarına uyacak şekilde kaleme alınmaları, açık olmaları, hiç bir tartışmaya mahal vermemeleri gerekir.
b. Anlaşmaya yukarıda bahsettiğim husus konulduktan sonra evvela IF’lerle konuşup anlaşarak üye olmayı sağlamak, sonra IOC ile konuşmalara başlamak gerekir. Az üyesi olan ve genişlemek isteyen IF’ler vardır, bir de geniş üye sayısı olan, fakat daha büyük olmak isteyen IF’ler ile konuşup anlaşmak daha kolay olacaktır kanaatındayım. Statülerini etraflıca inceleyerek onlarla masa başına oturmak doğru olacaktır. Ancak unutmamamız gereken bir husus vardır, bu teşebbüslerimize karşı olacak Yunanlıların IOC’de iki üyesi vardır ki birisi, Yunan Olimpiyat Komitesi Başkanı L. Nıkolau, IOC Yönetim Kurulu üyesidir, bir de Kıbrıs’tan üye mevcuttur. Ayrıca çeşitli IF’lerde önemli mevkilerde Yunanlı üyeler mevcuttur. IF’lerde bulunan Türk üyeler ile bir işbirliğine girilerek strateji ve çalışma planlaması yapılması zaruridir.
Ben ve TMOK’ndeki arkadaşlarım her zaman yardımcı olmağa hazırız.
3. KIBRIS’ta İKİ AYRI DEVLET OLMASI
Bu durum herhangi bir anlaşmanın olmaması durumunda, KKTC’nin devamı demektir ve takip edilecek yolu şöyle çizebiliriz :
a. Öncelikle KKTC’nin belli devletler tarafından tanınmasını sağlamak gerekir
IOC Olympic Charter’in 34’üncü maddesi “International Community” dediğine göre beş ila on ülke tarafından tanınma yeterli olur kanaatindeyim.
b. Eş zamanlı olarak seçilecek IF’lerle görüşmelere başlamak yerinde olacaktır. Bu görüşmeler belli bir süre alacaktır, fakat göstereceğimiz örnekler ile istenilen sonuca ulaşmak mümkündür kanaatını taşıyorum.
SİNAN ERDEM
20 Şubat 2003
Son Yorumlar